Ülser öldürür mü ?
Ülser nedir ?

İnsan vücudunun çeşitli yerlerinde doku bozulması veya ölümü nedeniyle oluşan yaralara ülser adı verilir. Bu dokusal hastalığın nedeni kimi zaman bakteri kimi zaman da dolaşım sistemi bozukluğu olabilir. Yaygın olarak görüldüğü bölge sindirim sistemini oluşturan organlardır. Bu nedenle halk arasında ülser ne demek sorusunun karşılığı olarak; mide veya bağırsak ülseri gösterilir.
Ülser en çok 30-50 yaş arası hastalarda görülür. Kadınlarda 60’dan sonra daha sık oluştuğu bilinmektedir. Bununla birlikte erkeklerde görülme olasılılığı kadınlardan 3 kat daha fazladır.
Ülser çeşitleri

Ülserler, oluştuğu bölgeye bağlı olarak isimlendirilir. Her bir hastalığın ortaya çıkış nedeni ve tedavisinde izlenen süreç farklıdır. Genel olarak insan vücudunda görülen ülser tiplerini şu şekilde sıralamak mümkündür.
- Mide Ülseri: Mide içinde koruyucu görevi olan mukoza tabakasının işlevini yitirememesi nedeniyle bazı bölgelerinde oluşan yaralardır. Gastrit ve reflü gibi sindirim rahatsızlıklarının ilerlemesi ile oluşabileceği gibi aşırı asitli gıda tüketimi ve stres gibi nedenlerle de tetiklenebilir.
- Onikiparmak Bağırsağı Ülseri: Tıp dillinde “dudeneum” ülseri olarak adlandırılan bu hastalık ince bağırsağın ilk 25 cm’lik bölümünde meydana gelir. Beslenme bozuklukları ile yakından alakalıdır. Ülkemizde en sık rastlanan ülser tipidir.
- Dil Ülseri: Dilin etrafında oluşan içi su dolu ve kırmızı renkle çevrili yaralardır. Ağır geçen gripler ve diğer sindirim bozuklukları nedeniyle görülebilir.
- Varis Ülseri: Bacağın alt kısımlarında oluşan ve nedeni dolaşım bozukluklarına dayanan varislerle birlikte oluşan yaralardır.
Ülser neden olur ?

Mide başta olmak üzere sindirim sistemi organlarının iç kısmında özelleşmiş dokular bulunur. Bu dokular, organların zarar görmesini engellemekle görevlidir. Besinlerden gelen veya midenin kendi ürettiği asitlere karşı bir savunma kalkanı oluşturan bu dokular, zamanla deforme olabilirler.
Normal şartlarda midenin kendi kendini sindirmesini önleyen mukoza tabakası; uzun süreli kötü beslenme, az çiğneme, aşırı derecede tuz tüketimi, alkol, sigara, hijyene dikkat etmeme ve stres gibi nedenlerle aşınmaya başlar ve üzerinde yaralar oluşabilir. İnsan vücudunda genetik yatkınlık varsa ülser oluşma riski daha fazladır.
Ülser ayrıca “Helicobakter Pylori” adı verilen bir bakterinin aşırı üremesi sonucu da gerçekleşebilir. Bununla birlikte reflü, gastrit ve fonksiyonel dispepsi gibi sindirim bozuklukları da zamanla ülser oluşmasına neden olabilir.
Bir topluluk eğer deprem, yangın ve sel gibi doğal afetler yaşamışsa sonraki hayatlarında ülsere yakalanma istatistiklerinin de arttığı bilinmektedir.
Ülser belirtileri

Ülser hastalığı; kendini çok belirgin şekilde gösterir. Hastaların yakındıkları konuların başında midenin üst kısmında duyulan ağrılar gelir. Bu ağrılar kemirme hissi yaratır ve şiddetli bir yanmayla birlikte cereyan eder. Ağrı ve yanma hissi genellikle öğün aralarında meydana gelir. Ayrıca onikiparmak bağırsağı ülseri olan hastalarda bu ağrı, uykudan uyandıracak kadar şiddeti olabilir. Ülserin diğer belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir.
- Ülser hastalarında genellikle kusma ile birlikte bir rahatlama meydana gelir. Çünkü asidik sıvının bir kısmı dışarı atılmış olur.
- Hastaların bir kısmında ağrı ve yanmayla birlikte mide bulantısı da görülür ve bu bulantı gece saatlerinde artar.
- Ülser, midedeyse şişkinlik ve gaz da kaçınılmazdır. Hasta aç veya tok olsun fark etmeksizin karnında bir şişlik hisseder ve rahatlama ihtiyacı duyar.
- İştahsızlık, çok sık acıkma, kabızlık ve yemekten sonra midede ağrı gibi durumlar da ülser belirtisi sınıfına dahil olabilir.
Bazı ülser hastalarında belirtiler baş göstermeden direk kanama olabilir. Bunun nedeni yaranın delinmesidir. Bu tip durumlarda acilen en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Ülser teşhisi
Ülser hakkında net bir teşhis koymak için belirtileri izleyen doktor tarafından hastanın endoskopisi istenir. Bazı endoskopik yöntemlerde (özellikle mide ülseri için) zarar görmüş dokudan bir parça da alınabilir.
Teşhis esnasında destek alınan verilerden bir tanesi de duedenum grafisidir. Mide ve bağırsakların röntgeninin çekildiği bu yöntemde hasta, görüntülemeden önce baryum içeren bir sıvı alır. Böylece aygıtlar organları daha net şekilde filme aktarabilir.
Ülser kanser midir ?
Hayır, ülser bir kanser çeşidi değildir. Fakat mide ve onikiparmak bağırsağı gibi bölgelerde meydana gelen ülserler, erken teşhis edilip doğru şekilde tedavi edilmezse zamanla kansere dönüşebilir. Bu yüzden belirtileri görüldüğü anda uzman hekim muayenesine girmek önemlidir.
Ülser öldürür mü ?
Ülser, erken tanı konulup tedavi edildiğinde ölümcül etkisi de azaltılır. Tek başına ölümcül bir hastalık değildir. Ancak ilerlemiş vakalarda yaralar derinleştiği ve başka noktalara da sıçradığı için hastanın yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürür. Özellikle iltihapla birlikte görülen bağırsak ülserlerinde durum çok daha ciddidir.
Ülser hangi bölüme girer ?
Ülserin ilk muayenesi dahiliye uzmanı tarafından yapılır. İç hastalıkları bölümü olarak da bilinen bu uzmanlık alanına mensup olan hekim gerekli gördüğü hallerde hastasını gastroenteroloji servisine de sevk edebilir.
Gastroenteroloji dalı, tıbbın sindim sistemleri ile ilgili organlarıyla alakadar olan uzmanlık dalıdır. Duruma göre uzman hekim; endoskopi ve diğer tetkikleri isteyerek en doğru teşhisi yapar.
Ülser kendiliğinden geçer mi ?
Ülser tedavi edilmezde yaraların iyileşmesi 10-15 yılı bulabilir. Bu süreçte kişinin yaşam kalitesi oldukça düşer. Bu yüzden belirtilerin ortaya çıkmasıyla birlikte muayene olunup tedaviye başlanmalıdır. Ülser, zamanında müdahale edilmezse daha da kötüye gidip diğer organlara da sıçrayabilir. Ayrıca kansere dönüşme riski de vardır.
Ülser tedavisi

Ülser tedavi edilirken başvurulan yöntemler hastalığın nedenine göre farklılık gösterir. Örneğin bakteri kaynaklı bir bozulma söz konusuysa antibiyotik tedavisi uygulanır. Bozulma sindirim sistemindeki asidik fazlalıktan kaynaklanıyorsa; midedeki asit üretimini bloklayan ilaçlardan destek alınır.
Kanama olan bölgeler tespit edilmişse; endoskopi esnasında çeşitli operasyon teknikleri ile yaraların onarılması ve kanamanın durdurulması sağlanır.
Ülser İlaçları: Piyasada Derazol, Rabenol ve Stamic gibi isimlerle satılan kapsüller, ülser tedavisinin başlıca ilaçlarıdır. Bu ilaçlar proton pompası inhibitörleri ve H2 reseptör blokerlarıdır. Amaçları midede daha az asit üretilmesini sağlayarak hastayı rahatlatmaktır. Bu sayede ülser de daha az aside maruz kaldığı için daha kolay iyileşme eğilimi gösterir.
Ülser tedavisi uygulanan vakaların büyük bir kısmı ilaçlarla iyileşir. Fakat asit üretimi çok fazlaysa ve ilaçlar çare olamamışsa pepsin hormonu ve asit salgılayan bir organ olan vagus siniri kesilir. Ancak bu kesin çözüm olmayabilir. Çünkü ülser; kronikleşme ve yenileme olasılığı yüksek bir hastalıktır.
Ülser ameliyatı
Hastada çok fazla kanama ve derin yaralar meydana gelmişse cerrahi operasyon yapılabilir. Ülser olan bölgenin alınması ya da asit kanallarının kapatılması söz konusu olabileceği gibi ileri seviyedeki vakalarda midenin bir bölümü de alınabilir.
Ülser ameliyatı kaç saat sürer ?

Ülser ameliyatı çoğunlukla 1-2 saat içinde tamamlanır. Ancak yaralı bölgenin taşıdığı riske ve ülser türüne göre bu süre uzayabilir. Hasta, bir gün öncesinden yeme içmeyi keserek ameliyata hazırlanır. Operasyon öncesinde anestezi uzmanı tarafından hastanın hikayesi alınarak uygun yöntemler belirlenir. Genel anestezi altında gerçekleşen ameliyat sonrasında hasta birkaç gün hastanede yatar.
Hasta, ameliyat sonrasında dikişlerinin verdiği rahatsızlık nedeniyle öksürme, yutkunma ve hareket etme gibi aktivitelerde zorluk yaşayacaktır. Ancak bölgenin iyileşme hızına bağlı olarak bu zorluklar azalır.
Beslenme ilk 3-4 gün sadece serumla sağlanır. Bağırsak hareketleri yeniden düzene girmeye başladıktan sonra sıvı alımı mümkün olur. Ancak katı gıdaların ne zaman alınmaya başlanacağına hekim karar verir. Genellikle bir haftanın sonunda dikişler alınır ve hasta taburcu edilir.
Ülser diyeti

Ülserin en büyük düşmanı asittir. Bu yüzden midenin aşırı salgı üretmesine neden olan tüm besinlerden uzak durulmalıdır. Örneğin mideyi rahatlattığı düşünülen süt bile ülser hastaları için sancılı bir sürecin başlangıcı olabilir. Kısaca ülser hastalarının yeme-içme konusunda nelere dikkat etmeleri gerektiğine örnekler verelim.
- Ülser hastalarının uzun süre aç kalması tavsiye edilmez. Güne hafif bir kahvaltıyla başlanabilir.
- Kızartma gibi aşırı yağlı yiyeceklerden kesinlikle uzak durulmalıdır. Ayrıca baharat tüketimi de sınırlandırılmalıdır.
- Aşırı şeker ve tuzlu yiyeceklerden ve bilhassa asitli içeceklerden mümkün olduğunda kaçınılmalıdır.
- Porsiyonları küçültmeniz önerilir çünkü şişkin bir mide yiyecekleri sindirebilmek için daha fazla asit üretir.
- Akşamları buharda pişirilmiş sebze ağırlıklı yemekler yemeyi tercih edin. Ayrıca çay, kahve ve alkol tüketimini minimuma indirin.
Yukarıdaki genel tavsiyelerin haricinde midenize kulak verip rahatsız eden gıdalardan da uzak durmaya çalışmalısınız. Örneğin çoğu hasta soğan ve sarımsak yediği zaman aşırı yanma hisseder. Bununla birlikte sigarayı da bırakmanız hastalığınızın iyileşmesine çok büyük katkı sağlayacaktır. Çünkü sigara hastalıklı bölgedeki yaraların iyileşmesini geciktirir.
Ülseratif kolit nedir ?

Ülserle birlikte görülen iltihabi bir bağırsak hastalığı olan ülseratif kolit; kalın bağırsağın iç yüzeyini saran dokunun zarar görmesi neticesinde ortaya çıkar. Vakaların % 95’inin rektum bölgesinde oluştuğu gözlenmiştir. Rektum, kalın bağırsağın en son bölümüdür ve anüse açılan yolu da içerir.
Ülseratif kolit; katılımsal, çevresel ya da bağışıklık sistemi kaynaklı sorunları neticesinde meydana gelebilir. Hastalığın fark edilmediği evreye sessiz, belirtilerinin gözlemlenmeye başladığı döneme ise aktif evre adı verilir.
Hastalığın net olarak teşhis edilebilmesi için hastadan alınan gaita (dışkı) örnekleri değerlendirilir. Gaitanın ne sıklıkla yapıldığı ve içinde kan olup olmadığı gibi kriterler göz önünde bulundurulur. Gerek görülen hallerde endoskopi ve kolonoskopiye de başvurulabilir. Ülseratif kolit; yayıldığı alana göre üç kısma ayrılır:
Distal Tip: Kalın bağırsağın yalnızca son kısımlarında bozulma meydana gelmiştir. Bu kısımlar rektum ve sigmoid olarak isimlendirilir.
Sol Tip: Organın sol kısmında kalan ve dalağa kadar uzanan kısmı hastalığın etkisindedir.
Pankolit: Hastalığın bu tipinde kalın bağırsağın tamamı bozulmuş durumdadır.
Ülseratif kolit belirtileri
Ülseratif kolit hastalarının yakındığı konular genellikle dışkılamayla alakalıdır. Kanlı, bağırsak sıvısı bulaşmış veya cerahatle birlikte gelen dışkı; en yaygın belirtisidir. Bununla birlikte dışkılama alışkanlıklarında da belirgin değişikler meydana gelir. İshal ya da kabızlık oluşabilir. İshal görülen durumlarda dışkı mukusludur. Kabızlıkta ise rektum bölgesinde gerginlik ve ağrı gözlenebilir.
Hastalarda dışkı problemleri dışında kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, hafif yüksek ateş, kalça ve omurganın belirli bölümlerinde ağrı, ciltte şişkinler ve demir eksikliği anemisi (kansızlık) gibi belirtiler de görülebilir.
Ülseratif kolit tedavisi

Ülseratif kolit tedavi edilirken öncelikle hastalığın hangi aşamada olduğu saptanır ve ona göre bir yöntem belirlenir. Bu noktada uzman doktor tarafından önerilen tedavinin süresine riayet edilmelidir. Ayrıca doktor, hastanın yaşam tarzında ve yeme-içme alışkanlıklarında da bazı değişiklikler yapılmasını isteyebilir.
Hastalık, ilk etapta ilaçla tedavi edilmeye çalışılır. İlerlemiş vakalarda cerrahi operasyonlarla da çözüm aranabilir. Ülseratif kolit ilaçları ise içerdiği etken maddelere göre farklılık gösterir. Kısaca en çok kullanılan örneklerini açıklayalım.
- Kortikostreroidler: Piyasada Budenofalk Prednol ve Deltakortril gibi isimlerle satılırlar. Amaçları bağırsak ve çevresindeki iltihabı azaltmaktır. Hastanın ağrılarının yok edilmesini, iştahının normale dönmesini ve ishalin azalmasını sağlarlar. Çok etkili oldukları için yüksek dozda alındıklarında yan etkileri olabilir. En çok gözlenen yan etkilerinden bazıları; yüz hatlarında yuvarlaklaşma, iştah yükselmesine bağlı kilo artışı, kemik erimesi ve ruhsal bunalım olarak örneklendirilebilir.
- Sulfasalazin: Salazophrine gibi örnekleri ve muadilleri olan bu ilaç, içerisinde sufapiridin adlı bir madde barındırır. İltihaplı ve zarar görmüş dokuların daha kısa sürede yenilenmesine yardımcı olur. Erkeklerde sperm sayısını düşürür ancak ilacı bıraktıktan üç ay sonra durum düzelir. İlacın yan etkileri için baş dönmesi, mide ağrısı ve kansızlık gibi olumsuzluklar vardır.
- Azathiroprine: Piyasada Imuran ve benzeri markaların satışa sunduğu bu ilaç grubu, bağışıklık sistemi üzerinde etkilidir. Uzun yıllar kullanılarak hastalığın yeniden nüksetmesi engellenmeye çalışılır.
- Antibiyotikler: Hastalık nedeniyle özellikle anüs ve çevresinde oluşan iltihaplara karşın kullanılırlar. Ciproflaxocine ve Metranidazol gibi ilaçlar en bilindik seçenekleridir.
Hastalığın ana etmeni olan iltihabı yok etme amacı taşıyan ilaçların dışında demir ya da B12 vitamini eksikliği gibi durumların düzeltilmesi için paralel katkı maddeleri de reçete edilebilir.
Ülseratif Kolit Ameliyatı: Hastalık ilaç tedavisi ile dizginlenemeyecek kadar ilerlemişse, çok yoğun kanama söz konusuysa veya kalın bağırsak kanseri şüphesi gibi durumlar tetkik edilmişse cerrahi operasyona başvurulabilir. Ayrıca bazı hastalarda ilaçlar ağır yan etkilere neden olduğu için de ameliyat kararı alınabilir. Bu operasyon, konusunda uzman bir cerrahın teşhisinden sonra karar verilmesi gereken bir çözümdür.
Ülseratif kolit diyeti
Ülseratif kolit, doğrudan beslenmeyle alakalı bir hastalık olmadığı için yapılan diyetlerin de iyileşme sürecinde çok az etkisi vardır. Burada hastanın şikayetlerine bağlı olarak bir beslenme reçetesi çıkarılabilir. Örneğin ishalden mustarip hastalar bağırsaklarında yumuşamaya neden olan çiğ meyve-sebzeler ya da meyve sularından kaçınmalıdır. Lifli gıdalarla ilgili nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine uzman doktor karar vermelidir. Bunların dışında önerilen; protein ağırlıklı ve kaloride aşırıya kaçılmayan sağlıklı bir diyetle beslenilmesidir.