Şizofreni Belirtileri Nelerdir ?
Şizofreni Nedir ?

Şizofreni; sosyal ilişkiyi ciddi anlamda bozan, gerçeklik ve mantıkla bağlantıyı kaybettiren, hezeyanlı ya da durağan yaşanabilen ruhsal bir hastalıktır. Genellikle ergenlik döneminde kendisini belli eden ve ömür boyu tedavi gerektiren bu hastalığın başlangıç evresi tipik değildir. Her hastanın kendine özel tetikleyici faktörleri olabilir. Yavaş yavaş ilerleyebileceği gibi, hezeyan belirtileri bir anda da görülebilmektedir. Kalıtsal faktörlerin önemli rol oynadığı şizofrenide irade ve kişilik yıkımı söz konusudur.
Şizofreninin nasıl ve neden geliştiği konusu çok çeşitli olabilmektedir ve gizem dolu yanları vardır. Ailede ya da yakın akrabalarda psikolojik hastalıkların görülmüş olması şizofreninin yaşanma ihtimalini arttıracaktır. Çevresel faktörler, yaşanan ağır stresli veya travmatik olaylar da kalıtsal faktörlerle birleştiği takdirde durum şizofreni ile sonuçlanabilmektedir.
Şizofreni Belirtileri Nelerdir ?

Şizofreni tanısında yaş faktörü çok önemli olduğundan, belirtiler gösteren hastaların 45 yaşının altında olması tanıya önemli ölçüde netlik kazandıracaktır. Belirtiler çok pasif olabileceği gibi (renksiz tablo), oldukça hararetli belirtiler de gösterebilmektedir (renkli tablo).
Renksiz tablo olarak sınıflandırdığımız şizofreni belirtileri şunlardır:
- İçe kapanma ve insanlarla konuşmayı reddetme
- Kalabalıktan kaçınma
- Hareket etmeye direnç
- Saatlerce uyumayı isteme
- Sosyal ortama uyum sağlama konusunda sıkıntı yaşama
- Olumsuz psikoloji semptomları (mutsuzluk, yorgunluk, hayattan keyif alamama)
- Devamlı hayatı sorgulama hali (Ben neden varım, Dünya neden yuvarlak, Tanrı diye bir kavram gerçekten var mıdır?)
- Metafizik konulara eğilim (5 duyumuzla doğrudan algılayamadığımız ama var olduğu bilinen konular; örneğin ruh, cin…)
- Daha önce hiç duyulmayan ve anlamı olmayan kelimeler türetme ( Neologizm)
Renksiz tablo durgundur. Hezeyanlı geçmez. Bu tipteki şizofreni hastaları genellikle hiçbir şey yapmadan saatlerce düşünür. Düşünceler birbirinden kopuktur ve genellikle mantıkla bağdaşmazlar. Dolayısıyla kurduğu cümleler de anlamsız cümleler olacaktır.

Renkli tablo olarak sınıflandırılan şizofreni belirtileri de şunlardır:
- Saldırganlaşma, hem kendisine hem de çevresine zarar verebilecek duruma gelme
- Olmayan sesleri duyma ve hatta o seslerle konuşma
- Gerçeklik algısının kaybolması
- Olmayan görüntüleri görme (halüsinasyon)
- Çevresindeki insanların ve hatta ailesinin kendisine zarar vereceği ya da ihanet edeceği konusunda şüphe hezeyanları
- Komplo teorileri üretme
- Önemli kurum ya da kuruluşlar tarafından takip edildiğini düşünme
- Kendisini odalara kilitleme ve her ne olursa olsun kapıyı açmama
- Kendisini ulvi bir görev için gönderilen insanüstü bir varlık zannetmeye başlama
Hastaların bir kısmı saplantılı belirtiler de verebilmektedir. Aşırı el yıkama, gereğinden fazla titizlik, ailesi ve diğer sevdikleri için aşırı derecede endişe duyma gibi durumlar buna örnek olarak verilebilir.
Hastaların büyük çoğunluğu renkli tablodaki belirtileri vermektedir. Bu belirtilerle vakit kaybetmeden doktora başvurulduğunda doktor ilk anda şizofreni tanısı koymaz. Şizofreni tanısının konulabilmesi için bu belirtileri 6 aydan fazla yaşamış olması gerekir. Bundan dolayı ilk bir aylık süreçte doktor bu durumu “psikotik reaksiyon” olarak adlandırır. 1 ay sonra belirtiler hâlâ devam ediyorsa bu durumda “şizofreniform bozukluk” olduğu düşünülür. Bu 1- 6 aylık bir süreci kapsamaktadır. Belirtiler 6 aydan fazla devam ettiği ve hasta 45 yaşın altında olduğu takdirde doktor rahatlıkla şizofreni tanısı koyarak hastanın tedavi sürecini ve kullanılacak ilacı belirleyebilmektedir.
Şizofreni Hastaları Çevresine Zarar Verebilir mi ?

Şizofreniden bahsedildiğinde pek çoğumuzun aklına can güvenliği açısından kritik tablolar gelecektir. Ancak her şizofreni vakasında tehlikeli durumlar yaşanmamaktadır. Oldukça sakin geçen şizofreni tipleri de vardır. Şayet paranoid tipte (hezeyanlı) şizofreni belirtileri gözlense bile kişiler zamanında ve düzgün bir şekilde tedaviye başladığı ve devam ettirdiği takdirde sosyal sorunların yaşanması söz konusu olmaz. Zarar vermeye hatta öldürmeye kadar dayanan şizofrenik vakalarda altta yatan sebepler şunlardır:
- İlaçların düzensiz kullanılması (İlaçlar ömür boyu kullanılmalıdır. Doktor hastanın durumuna göre ilerleyen zamanlarda ilacın dozunu ve cinsini değiştirebilmektedir. Bir defa aksatıldığı takdirde o ilaç sanki hiç kullanılmamış gibi olacak ve belirtiler yeniden su yüzüne çıkacaktır.)
- Perseküsyon hezeyanlarının etkin olması. (etrafından kötülük görüyor olma düşünceleri)
- Başka kişilik bozukluklarının bu tabloya eklenmesi
- Hasta yakınlarının toleranslı davranamaması ve duygularını açık şekilde dışa vurması (bu davranışlar zaten şüphe içinde olan hastanın hezeyanlarının artmasına sebep olur.)
Şizofreni Yakınlarının Tedavi Sürecinde Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
Şizofreni en çok hasta yakınlarını zorlamaktadır. Özellikle bağırma, şüphe ve saldırganlık hallerinde oldukça acı bir şekilde sonlanan tablolar oluşabilmektedir. Bu durumların yaşanmaması ve olabildiğine normal ve kaliteli bir yaşam sürülebilmesi açısından hasta yakınları şu konulara dikkat etmelidir:
- Hastanın hezeyanını arttıracak duyguların dışavurumundan kaçınmak gerekir.
- Hasta ile ilgili ileriye dönük beklentiler azaltılmalı ve yeniden düzenlenmelidir.
- Şizofreni hastalığı konusunda her detayın ve doğru adımın nasıl atılacağı konusunun iyi bilinmesi hayati önem taşımaktadır.
- Yakınları hastayı anladığını, sevdiğini ve yanında olduğunu daima hissettirmelidir. Bu konulara dikkat edildiği takdirde olumlu sonuç almak zor olmayacaktır.
Şizofreni Tedavisi Nasıldır ?
Tedavide 3 aşama mevcuttur:
1 – Akut Tedavi: Hastayı sakinleştirmeye yönelik olan bu tedavi 5-10 günlük bir süreci kapsamaktadır. Kendisine ve çevresine zarar vermesinin engellenmesi hedeflenmektedir.
2 – Stabilizasyon: 1 aylık bir aşamadır. Hastanın durumuna göre tedavide kullanılacak ilacın cinsi, dozu ve kullanım süresi bu aşamada belirlenir. Kişinin sosyal konumu göz önüne alınarak, toplumla ilişkisinin kopmasına sebebiyet vermeyecek uygun bir ilaç seçmek çok önemli olacaktır. Böylelikle hasta tedavi olurken, aynı zamanda da şizofreni ile birlikte sekteye uğrayan sosyal ilişkilerini düzenleme ve sürdürme imkânı bulacaktır.
3 – İdame Tedavisi: Doktor hastayı ömrü boyunca takip altında tutar ve son durumuna göre ilacın cinsini ve dozunu belirler.
Şizofreni Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Nelerdir ve Nasıl Etki Eder?

Şizofrenide antipsikotik ilaçlar kullanılır. İki çeşidi vardır:
1 – Klasik Antipsikotik İlaçlar: Uzun yıllardan beridir kullanılan ilaçlardır. Oldukça etkilidir ancak hastalar için çok ağır olabilmektedir. Devamlı uyku isteği ve uyuşukluk yapar. Bu da hastanın sosyal ilişkilerini sekteye uğratabilir. Yine de bazı gerekli durumlarda kimi vakalar için klasik antipsikotik ilaçların kullanımı devam etmektedir.
2 – Atipik Antipsikotik İlaçlar: Yeni geliştirilmiş bir antipsikotik ilaç türüdür. Son 20 yıldır kullanılmakla birlikte, daha da geliştirilmeye devam etmektedir. Diğer antipsikotik ilaçlara göre yan etkileri oldukça azdır. Uyuşturup sosyal çevreden kopmaya neden olmadığı gibi işlevselliği arttırıcı özelliği de mevcuttur.
Antipsikotik ilaçlar, beynin işlevselliğine; dolayısıyla duygu ve davranışlara etki eden nörotransmitter maddelerin (dopamin, adrenalin, seratonin…) dengelenmesini sağlamaktadır. Beyinde bu denge oluştuğu zaman aşırı duygu patlamalarının (hezeyanlar) önüne geçilmiş olacak ve hasta normal yaşantısına devam edecektir.
Antipsikotik ilaçların yeterli gelmediği çok daha ağır vakalarda Elektrokonvülsif Tedavisi (EKT) yani toplumda bilinen adıyla “şok tedavisine” başvurulur. Paralelinde “psikoterapi” ile bu süreç desteklenmektedir.
Şizofren olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.
Ben normal insan sevemiyorum, hafif şizofren olması lazım.
Bakın zaten insanlar zar zor güveniyor. O güveni de saçma sapan hareketlerle şizofren taklidi yaparak, kaybedecek kadar salak olmayın. Yapmayın, lütfen.
Kazık yiye yiye artık şizofren gibi her şeyden şüphe ediyorum. Emeği geçen herkesin Allah belasını versin.
Amaaaağğğn nerden anlayacak diye internette her sitede ilanı aşklar yapıyorum ama kendisine yazdığımdan haberi olsa şizofren sanar beni.
Kendiniz olmaktan bu kadar korkmayın, saklanmayın. Hayır korkuyorum, yakındır bir kısmınız şizofren olacaksınız.