Meme kanseri; memedeki süt bezlerini ve sütlerin meme başına taşınmasını sağlayan kanalları döşeyen hücrelerde gelişen genetik bozulmalar sonucu kötü huylu tümörlerin oluşmasıdır. Vücutta bir günde pek çok sayıda hatalı genetik kod taşıyan hücre üretilir ve bu hücreler sağlam hücreler tarafından anında yok edilir. Bir sebepten dolayı (mutasyon ya da kimyasal tahribat gibi sebeplerden) hücrelerde ciddi genetik kod değişiklikleri görülür ve sağlam hücreler bu DNA’ları yok edemez hale gelir. Yok edilemeyen bu hatalı hücreler vücudun bir yerinde konuşlanarak (genellikle geliştiği yerde konuşlanır) üremeye başlar ve bulunduğu yerde yara ve doku fazlalığı yani kanserleşme oluşturur. Kanserli hücrenin genetik koduna göre doku üzerindeki yayılım hızı değişiklik gösterebilir.
Meme kanseri kadınlar arasında oldukça yaygın bir kanserdir. Neredeyse her 10 kadından birisi meme kanseri riski ile karşı karşıyadır; ancak meme dokusunun vücuttan ayrı olması bu hastalığın tedavisinde (özellikle cerrahi tedavide) avantaj sağlar. Meme kanserinin gelişim ve vücuttaki diğer organlara yayılım hızı fazlasıyla düşüktür. Bu da erken tanıyı ve başarılı bir tedaviyi mümkün kılar. Nadir de olsa erkeklerde de meme kanserigörülme ihtimali vardır. 150 kadına karşılık sadece 1 erkek meme kanserine yakalanır.
Meme Kanseri Neden Olur?
Meme Kanseri Neden Olur
Meme kanserinde belirleyici olan en önemli 2 faktör; yaş faktörüve östrojen (kadınlık hormonu) faktörüdür. Normalde kadınlıkla ilgili özellikleri düzenleyen östrojen hormonu; oluşmaya başlamış meme kanseri kitlesinin gelişmesine de sebep olur. Özellikle erken adet görenlerde (12 yaş altı) ve geç menopoza girenlerde (55 yaş üstünde) vücut östrojen hormonuna daha fazla maruz kaldığından dolayı meme kanseri riski fazlasıyla artmaktadır. Menopozdöneminde gelişen meme kanserinde ilerleyiş hızı çok düşük olur; çünkü vücut östrojen hormonundan arınmıştır. Menopoza girdikten sonra uzun süre östrojen takviyesi alan kadınlar da meme kanseri konusunda risk altındadır.
20’li ve 30’lu yaşlarda östrojen hormonuna yoğun bir şekilde maruz kalındığından dolayı bu yaşlarda östrojen hormonundan uzaklaşmanın en iyi yolu hamile kalmak ve bebek emzirmektir. Ancak günümüz şartları (özellikle akademik kariyer hedefleri) kadınların evlenip hamile kalma sürecini uzatmaktadır. Bu da gün geçtikçe meme kanseri vakalarının artmasına sebep olur. Yaş faktörü de meme kanserinde önemli bir yere sahiptir. Meme kanseri vakalarının yaklaşık %70-75’i, 50 yaş üzeri kadınlardan oluşmaktadır.
Boy uzunluğu, göğüs ölçüsünün büyüklüğü ve ailede (annede, teyzede ya da kız kardeşte) daha önce meme kanseri görülmüş olması durumları genetik faktörleri oluşturur. Yağ içeriği yüksek olan beslenme düzenleri, alkol sigara gibi kötü alışkanlıklar ve stres faktörleri de meme kanserinde tetikleyici rol oynar.
Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir
Meme vücudun dış kısmında gelişen bir organ olduğundan dolayı buradaki değişimleri erken dönemde fark edebilmek mümkündür. Kadınların adet dönemlerinden bir kaç gün sonra el ile kendisini kontrol etmesi ve meme dokusu üzerindeki değişiklikleri gözlemlemesi erken tanı için genellikle yeterli gelmektedir. Meme kanserinde en tipik belirti ele sert bir kitlenin gelmesidir. Kadınlar genellikle başka belirtilere gerek kalmadan bu aşamada doktora müracaat eder.
Dikkate alınmayan sert kitleler eğer meme kanseriyse, ilerlediğinde meme görüntüsünde ciddi değişimler olur:
Memedeki damarların belirgin hale gelmesi
Meme derisinin portakal kabuğu gibi girintili çıkıntılı bir yüzey oluşturması ya da içeriye doğru şeklinin bozulması
Meme başında kirli ya da kanlı akıntı ve içeriye doğru çekilme (En ciddi belirtilerdir)
Şiddetli ağrı ya da hassasiyet varsa mutlak suretle doktora kontrole gidilmelidir.
Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?
Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır
Meme kanseri teşhisinde ilk adım, kadının kendi kendisini muayene etmesidir. Kendi kendine muayene, her ayın başında adet dönemi bittikten sonra yapılmalıdır. (Adet döneminde ödemler oluşabildiğinden dolayı yanıltıcı şişkinlikler görülebilir.) Kendi kendine meme muayenesi aşamaları şunlardır:
İlk adımda kişiler göğsü açık bir şekilde ayna karşısında olmalıdır. Eller belin üzerine yerleştirilerek meme görüntüsüne bakılır; simetrik bir bozukluğun olup olmadığı kontrol edilir. Aynı zamanda dıştan görünür bir kitle, meme yüzeyinde bozukluk, çöküntü, tahriş de araştırılmalıdır. Aynı gözlemler eller havaya kaldırılarak da tekrarlanır.
İkinci adımda yatarak muayene edilir. Muayeneye önce sağ memeden başlanmalıdır. Sırt üstü uzanılır ve sağ el ensenin arkasına yerleştirilir. Öncesinde sırtın sağ bölgesine bir yastık yerleştirilir ve sol el ile inceleme yapılır. Sol elin üç parmağı kullanılır. Bu üç parmak meme başının çevresine yerleştirilir ve saat yönünde genişletilerek daireler çizilir. Bu şekilde tüm meme dokusunda bir hassasiyetlik ya da sert bir kitlenin olup olmadığına bakılır. Aynı işlem sol meme için de tekrarlanır.
Meme Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Meme Kanseri Nasıl Teşhis Edilir
20 yaşından itibaren her kadının bu kontrolleri yapması ve kendi meme dokusunu iyi tanıması gerekir. Böylelikle meme dokusundaki belirgin değişimleri fark edebilecektir. Kendi kendine muayene teşhiste bir ilk adım olsa da kesinlik arz etmez. Klinik taramalardan geçilmesi şarttır. Meme kanseri teşhisinde 3 tetkik yöntemi uygulanır:
Ultrasonografik yöntem(Ultrason aleti ile meme dokusu izlenir ve karakteristik bir meme kanseri lezyonu saptanmaya çalışılır. Buradaki bulgulara göre kişiler mamografiye yönlendirilebilir.)
Mamografik yöntem( Memenin; görüntüleyici iki disk arasında hafifçe sıkıştırılarak düz bir hale getirilmesi ve düşük dozlu X ışınıyla röntgen görüntüsünün alınmasıdır.)
Biyopsi (Yukarıdaki iki yöntemde de şüpheli lezyonlar görülmüşse; tanıyı kesinleştirmek ve belgelemek için en son yapılacak uygulamadır. Şüpheli meme dokusundan parça alınır ve patoloji laboratuvarına gönderilir.)
Tüm uzmanların ortak düşüncesi; her kadının 35 yaşına geldiğinde ilk mamografik kontrolünü yaptırması gerektiği yönündedir. Bir kadının yakın akrabalarında (anne, kız kardeş, teyze) meme kanseri görülmüşse bu kadın riskli gruptadır. Bu durumdakiler 25 yaşından itibaren her ay kendikendine meme muayenesi yapmalı, gerekirse klinik muayeneye de başvurmalıdır. 40 yaşından sonra riskli grupta olmayan kadınların 2 seneye 1; riskli grupta olan kadınların ise her sene mamografi taramasıyaptırması gerekir. 50 yaşını geçen her kadının ister riskli grupta olsun isterse olmasın tüm meme kanseri tarama testlerinden geçmesi gerekmektedir.
Meme Kanseri Kaç Evreden Oluşur?
Meme Kanseri Kaç Evreden Oluşur
Meme kanserinde de 4 evre mevcuttur. (Evre I, Evre II, Evre III, Evre IV) Bu evreler T Faktörü, N Faktörü ve M Faktörünegöre belirlenir. T faktörü; tümör faktörüdür. Tümör hücresinin büyüklüğü, yapısı, işlevi, bulunduğu yer hastalığın evresini belirlemede önemlidir. Oluşan tümörlerin lenf dokularına yayılıp yayılmadığı N faktörü ile anlaşılır.
M faktörü ise metastaz faktörüdür. Tümörün uzak organlara sıçrama durumu gözlenerek bu faktör belirlenir. Evre I; yeni oluşmaya başlamış ve yayılım göstermemiş tümörleri tanımlar. Bulunduğu yer ise kolay müdahale edilebilir bir yerdir. Evre IV ise geç kalınmış ileri evredir. Tümör hem lenf bezlerine hem de uzak organlara yayılmıştır. Bu durumdaki meme kanseri yıpratıcı ve ölümcüldür.
Meme Kanseri Tedavisi Nasıldır?
Meme Kanseri Tedavisi Nasıldır
Meme kanseri tedavisinin seyri, kanserin hangi evrede olduğuna göre değişir. Meme kanserinde neredeyse her evrede cerrahi müdahale mutlaka uygulanır. Tümörün durumuna göre kemoterapi ya da radyoterapi ile desteklenmesi söz konusu olabilir. Kadınların meme kanseri tedavisinde en çok korktukları şey, memeyi tamamen kaybetmektir. Ancak çok ilerlememiş meme kanserlerinde çoğunlukla bu durum yaşanmaz. Tıp bu konuda çok ilerlemiş, sadece kanserli dokunun alınarak meme bütünlüğünün korunduğu cerrahi yöntemler geliştirilmiştir. Buna rağmen ciddi anlamda hızlı bir şekilde yayılan tümörlerde meme dokusunun tamamı harap olduğundan dolayı, genel sağlığın korunması adına meme tamamen alınabilmektedir. Böyle durumlarda plastik cerrahiler devreye girerek, uygun bir zamanda meme dokusunu yeniden inşa etme (meme rekonstrüksiyonu) operasyonları yapar.
Radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) de bu sürecin bir parçasıdır. Radyoterapi özellikle cerrahi operasyondan sonra geriye kalan kanserli hücreleri öldürmek amacıyla uygulanır. Uygulama süresi hastanın durumuna göre doktor tarafından belirlenir. Kemoterapi de kanserli hücreleri öldürmek için kullanılan tipik bir yöntemdir. Dozu ve diğer ilaçlarla kullanımı yine doktor tarafından ayarlanıp takip edilir. Gerekli görüldüğü durumlarda östrojen hormonunu baskılayıcı ilaçların kullanılması da söz konusudur.
Meme Kanseri Nasıl Önlenebilir?
Meme Kanseri Nasıl Önlenebilir
Meme kanserini %100 önleyebilmek mümkün değildir. Memesi olan ve östrojen barındıran her kadın meme kanseri riski ile hayat boyu karşı karşıya olur. Kadınların bu konuda yapabilecekleri tek şey bu riski olabildiğince azaltmaya çalışmaktır:
Sigara kullanmamak (Sigaranın %25 oranında meme kanseri riskini arttırdığı açıklanmıştır. Sigara doku tahribatı oluşturan zararlı maddelerin başında gelir.)
Sağlıklı beslenme düzeni oluşturmak (Serbest radikalleri vücuttan uzaklaştıracak antioksidan ve lif kaynaklı besinlere ağırlık verildiği takdirde hücre bozulmaları yaşanmayacaktır.)
Hareket imkânlarını arttırmak (Hem fiziksel hem de psikolojik pek çok olumsuz faktörle savaşta hareketli yaşamın ve sporun büyük bir yeri vardır.)
20’li yaşlarda anne olmak
Bebek emzirmek (Memede süt oluşması için salgılanan prolaktin hormonu da östrojenin baskılanmasına yardım eder.)
Hormon takviyesi almamak
Hava kirliliği ve yüksek radyasyon bulunan ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmak
Meme Kanseri İçin Hangi Bölüme Başvurulmalıdır?
Meme kanseri için tetkikler Genel Cerrahideyaptırılmaktadır. Genel cerrahi adından da anlaşılacağı gibi çok genel bir bölümdür. Pek çok dala ayrılmıştır. Bundan dolayı Genel Cerrahi bölümüne başvurduktan sonra doğru adrese yönelmek çok önemlidir. Onkoloji, Radyoloji ve Patolojialanlarında uzmanlıkları olan doktorlara muhakkak danışılmalı; muayene, tanı ve tedavi doğru ellerde yaptırılmalıdır.