Evliliği kurtarmanın 6 Altın kuralı

Evliliği kurtarmanın altın kuralları
Bir insanı sevmek ve onu tüm hayatına dâhil etmeye karar vermek zor bir süreçtir. Sosyal hayatımızda birçok kişiyle muhatap oluruz ve çoğuyla bir saatten fazla zaman geçirebilmek konusunda sıkıntılar yaşarız. Nasılsa eve gidip dinleneceğimizi düşünmek bütün bu sıkıntılara katlanabilmemizi kolay kılar ve sosyal ilişkilerimizi korur.
Peki ya sosyal hayatta birkaç saatten fazla katlanamadığımız insanlarla eve döndüğümüzde de muhatap olmak durumunda kalsaydık? Bunu düşünmek gerçekten zordur. Bundan dolayı evlilik kararı vermek ciddi bir meseledir. Özellikle son zamanlarda insanlarda öz farkındalık oldukça artmıştır ve kişiler neye katlanıp neye katlanamayacağını hesap ederek eş seçme yoluna gitmeye başlamıştır. Buna rağmen evliliği yürütmek pek çok çifti zorlamaktadır ve en son düşünülecek boşanma konusu ilk anda masaya yatırılmaktadır.
Evlenebilmiş olmak, onu bütün hayatını paylaşmaya değer görmüş olmaktır. Hiç kimse “Şimdi evlenelim, sonra olmazsa boşanırız.” düşüncesiyle evliliğe adım atmaz, böyle kısa vadeli düşünenler de zaten evlilik yoluna girmez. Bir zamanlar her şeye değer olarak gördüğümüz ve hayatımıza dâhil ettiğimiz bir insandan bir çırpıda vazgeçmek bu kadar kolay olmamalıdır. Bu her şeyden önce verilen emeğe, yaşanan güzel günlere ve harcanan zamana saygısızlıktır. Çiftler her evlilikte sorun yaşanacağını bilmeli, verdikleri kararın daha iyi bir sonuç getirip getirmeyeceğini iyi hesap etmelidir.
Evlilikte neden sorunlar yaşanır?
Evlilik kurumu dünyanın en dürüst, temiz ve düzenli kurumudur. Her türlü toplum evlilik kurumuna karşı saygı duyar ve eşlerin hakları her açıdan koruma altına alınır. Böyle özel ve güzel bir kuruma adım atmış ve gelecekten güzel şeyleri umut etmiş çiftler kimi durumlarda çıkmaza girer ve evlilik kurumunu zedeleyebilir. Altta yatan bazı yaygın sebepler şunlardır:
- Anlayış eksikliği ve çiftlerin bencil yaklaşımları
- İletişim kopukluğu ya da yetersiz iletişim
- Hayal kırıklıklarıyla sonuçlanan büyük beklentiler
- İlişkiye dışarıdan müdahalelerin çok olması
- Evlilik öncesinde baş gösteren sorunların evlilikle birlikte düzeltilebileceğinin zannedilmesi. (Çoğunlukla düzelmez ve evlilik sarsıntıya uğrar. Aşk evresinin geçmesini beklemeden yapılan evliliklerde bu duruma çok düşülür.)
- Haklı olmayı mutlu olmaya tercih etme
- Farklılıkları kabullenememe (Eşinin asıl ihtiyacının farkına varamama ya da bunları ihtiyaç olarak değil şımarıklık olarak görme)
- Hak edilen takdiri görememek (Kadının ve erkeğin birbirini küçümsemesi)
Evliliği kurtarmanın 6 Altın kuralı
Evliliklerinde sorunlar yaşayan ama birbirlerine olan sevgilerinin hatırına ilişkilerine bir şans daha vermek isteyenler de olabilir. Çiftlerin öncelikli olarak bir aile terapistine giderek yardım almaları önerilmektedir. Çiftler çoğunlukla kendi başlarına sorunun nereden kaynaklandığını bulmakta zorlanırlar, tecrübeli ve tarafsız düşünebilecek birisine danışmaya ihtiyaç duyarlar. Bu konuda terapistler çok yardımcı olacaktır.
Farkındalığı olan ve birbirleri ile iletişim konusunda büyük sıkıntılar yaşamayan çiftler sorunların nereden kaynaklandığını tespit etme konusunda daha şanslıdır. Bu çiftler için evliliği kurtarmanın altın kurallarından bahsetmek etkili olacaktır; ancak diğer çiftler de kendilerine karşı dürüst olurlarsa bu altın kuralların içerisinde kendi anahtar kurallarını bulabilirler.
1 – Eski günleri anımsamak
Eşler aşk ve tutku dolu anların çok geride kaldığını düşünebilirler. Böyle duygular boyut değiştirmiş olsa bile geride kalmış değildir ve yeniden canlandırmak mümkündür. İlk kez ne zaman gördüğünü, nasıl hoşlandığını ve nasıl âşık olduğunu çiftler birlikte anımsamaya çalışmalıdır. Bu ilk başta soğuk ve anlamsız gelebilir; ancak kişiler kelimeleri dile dökmeye başladıklarında kalplerine de dokunduğunu, o anları tekrardan yaşayabildiklerini göreceklerdir.
Bu uzun soluklu sohbette olabildiğince olumlu şeylere yönelmek gerekir. Bu esnada göz teması kurmak ve elleri birbirine kenetlemek o duyguya daha iyi girebilmeyi sağlayacak, bağlılığı arttıracaktır. Olumsuz konulara geçmeden önce kalbe hassasiyet kazandırmak gerekir. Böylelikle çiftler birbirini kırmaktan ve bencilce düşünmekten çekineceklerdir.
2 – Empati kurmak
Her insan kendi benliğini haklı bulur. Bu bir gerçektir. Çiftler bir anlığına da olsa haklı olmayı bir kenara bırakıp birbirini anlamayı denemelidir. Olumsuz düşünceler ya da sorunlar dile getirilirken suçlayıcı ve tüm sorumlulukları karşı tarafa yükleyici tavırlardan kaçınılmalıdır. Bu davranışlar sadece savunma mekanizmasını devreye girdirecektir. Bu sohbette savunma mekanizmasını devreden çıkartmak adına “Sen” kelimesi olabildiğine az kullanılmalıdır. Yumuşak bir ses tonu bu durumlarda her zaman işe yarar. Ses ne kadar yüksek çıkarsa karşı tarafın sizi anlama katsayısı o kadar düşecektir. Kişiler empati kurduklarında hangi davranışın ne hissettirdiğini daha iyi anlayacaklardır. “O benimle nasıl konuşsaydı benim kalbim yumuşardı?” sorusunu kişi kendisine sormalıdır ve cevaba göre davranmalıdır.
3 – İhmallerden kaçınmak
Evlilikteki sorunların büyük çoğunluğu ihmallerden kaynaklanır. Evlilik bir sorumluluk müessesesidir. Kadının ve erkeğin aile içinde çeşitli rolleri vardır. Bu rollerin gereği yapılmadığında ve her iki taraf da kendi rahatlığını düşünmeyi seçtiğinde evlilikte sorunlar patlak vermeye başlar. Gurur, vurdumduymazlık ve kibir evlilik ile aynı gemide yol alamaz. O gemi batmaya mahkûm olur. Her nasıl ki kişiler evlendiklerinde kendi başlarına bir birey olduklarını unutmamalıysa, aynı gemide yol aldıklarını da unutmamalıdır.
Eşler birbirlerinin yüklerini hafifletmek ve birbirleriyle sevgilerini paylaşmak için vardır. “Ben mecbur muyum bunları yapmaya” mantığıyla yola çıkanların evlilik gemisini yürütme konusunda asla şansları olmayacaktır. Görevler yerine getirilirken eşler birbirini takdir etmeyi ve gerçekten önemli şeyler yapıldığını hissettirmeyi de unutmamalıdır.
4 – Kavgaları büyütmemek
Tartışma anında geri adım atmak, susabilmek, tartışmayı uzatmamak ve diğer günlere taşımamak pek çoğumuz için zor şeylerdir. “Sabretmek; kara bir dikeni susuz yutmak, o diken içini parçalayıp geçerken hiç ses çıkartmamaktır.” sözünü pek çoğumuz duymuşuzdur. Genellikle çiftleri boşanma aşamasına kadar götüren sebepler bir kara dikeni yutmak kadar acımasız olmadığı gibi, incir çekirdeğini bile doldurmayan sebepler olmaktadır. Eşler ufacık sabır anlarını birbirinden esirgememelidir. Birinin daha öfkeli olduğu anlarda diğeri daha sabırlı olmalıdır. “Sen sinirliysen ben senden daha sinirliyim.” diyerek hiç kimse hiçbir yere varamaz.
5 – Yenilikler katmak
İnsanlar doğaları gereği farklılığa ihtiyaç duyarlar. Yeni deneyimler eşleri birbirine daha sıkı bağlayacaktır. Daha önce hiç gidilmeyen yerlere gitmek, tarz değiştirmek, bilindik yemekleri farklı sunumlarla masaya getirmek, cinsel hayata farklı renkler katmak, kadınların makyajı daha farklı yapması, erkeklerin sakallarını daha farklı kesmesi gibi küçük ama etkili değişimler ilişkinin monotonluğunun ve sıkıcılığının önüne geçecektir. Yeniliklere açık olan çiftler ilişkilerini yürütme konusunda her zaman bir adım önde olacaklardır.
6 – İnterneti gereksiz amaçlar için kullanmamak
Erkeğin eve gelince kendisini bilgisayar oyunlarına vermesi, kadının öz çekimler yaparak çeşitli sosyal sitelere aktarması, hiç gereği yokken çeşitli arkadaşlık sitelerinden arkadaş edinmek gibi zaman alıcı, gereksiz ve ilişki için tehlike oluşturabilecek şeylerle eşler vakit öldürmemelidir. İşlerden geriye kalan birkaç saatlik kıymetli vakitleri çiftler birbirleriyle ilgilenmek, sohbet etmek ya da cinsel hayatlarını canlı tutmak için değerlendirmelidir.
18 yaş altı her ilişki tecavüzdür. Erken yaşta evlilik denilip tecavüz meşrulaştırılamaz.
Evlilik dayanışmayla sıfırdan birlikte kurulması gereken bir kurumdur. Kadınların erken yaşta emekliliği garantilemesi demek değildir.
Artık evlilik düşünmüyorum ya. Turşumu kurcam.
18 yaşında beden, 25 yaşında akıl sağlığı tamamdır. Evlilik ve doğum 25 yaşından sonra olmalıdır. Tabi akıl ve bedeni sağlıklı nesiller istiyorsak..
Çok kısa bir süre evli kaldı diye erkekler hayatı boyunca nafaka mı ödemek zorunda? Evlenmeden önce evlilik sözleşmesi şart bence. Böyle birşey olamaz. Erkek, yarın birgün tekrar evlense, evine çocuklarına mı bakacak yoksa eski karısına nafaka mı verecek.