Evlilikten önce eşler birbirini nasıl tanır?
Eşlerin birbirini tanıması
“Evlilik nedir?” sorusuna pek çok tanım getirilmektedir. Birbirlerine uygun olduklarını ve bir ömrü birlikte geçirebileceklerini düşünen kadın ve erkeğin, bu birlikteliği devletin ve tüm tanıdıkların bilgisi dâhilinde resmiyete dökme işlemine “evlilik” denilebilir; ancak evlilik denilen kurum bu kadarla sınırlı değildir. İçinde hayata dair pek çok konu barındırır.
Etrafımızda gerçekleşen iyi ya da kötü olan her şey doğrudan ya da dolaylı olarak bir “ailenin” ürünüdür. Anne ve babanın niteliği yeni doğan bireylerin niteliğine de yansıyacaktır. Bundan dolayı kişi kiminle evlendiğine dikkat etmeli; ileride doğacak çocuğunun nasıl bir kültürle, nasıl bir anlayışla yetişmesini istediğini iyi düşünmeli ve evlilik kararının sonucunu iyi hesap etmelidir.
Evlilikte aşırı seçici olmak doğru mu?
Kusursuzluk arayanın bir yere varması zordur, çünkü en ideal görünen şeylerin bile mutlaka kusuru çıkar. Her iyinin daha iyisi, her güzelin daha güzeli vardır. Bundan dolayı en güzelini bulmaya çalışanlar çok zaman kaybederler ve geriye kalan dar zamanda muhtemelen en olmayacak seçimi yaparlar.
Evlilikte kusursuzluk aramak doğru olmasa bile “Nasılsa daha iyisini bulamam.” şeklinde kör bir mantıkla yaklaşmak da doğru değildir. İçe hiç sinmeyen ve alakasız olan bir seçime insanlar kendilerini mecbur hissetmemelidir. Bir eş seçerken kişi kendisine şu soruları sormalıdır:
- Ben tam olarak ne istiyorum, evlilikten beklentilerim neler?
- Evleneceğim kişi bu beklentilerimi karşılayabilecek mi?
- Hangi beklentilerimden vazgeçebilirim, hangilerinden kesinlikle vazgeçemem?
- Evleneceğim kişinin kültürü ve hayat tarzı benim alıştığım düzene uygun mu? Uygun değilse bile bu değişiklikler alıştığım düzenden vazgeçmeye değer mi?
- İlerde çocuğumun nasıl yetişmesini istiyorum?
Bu ve bunun gibi pek çok soruyu kişilerin kendisine sorması, üstesinden gelip gelemeyeceği konuları iyi tartması gerekir. Ömür boyu aynı evi ve en özelini paylaşacağın insanı doğru seçmek, hayatın geri kalanında huzuru bulmak demektir. “Olmazsa boşanırız, yenisiyle evleniriz.” düşüncesinde olanlar bilmelidir ki boşanma süreci ve sonrası çok külfetlidir. Özellikle arada çocuk da varsa, yapılan yanlış seçim ölene kadar peşinizi bırakmaz.
Evlilikten önce eşler birbirini nasıl tanır?
Maskeler ve taktiklerle dolu dünyamızda birisini kısa süre içerisinde tanımak, ayrıntıdaki şeytanı bulmak gerçekten güçtür. İnsanlar maske takma ya da rol yapma konusunda son derece başarılı olsalar da başarılı olamayacakları tek bir şey vardır. “Maskeyi çok uzun süre takmak”
Kadınlar ayrıntıcı yapısı ile gerçekleri fark edebilme konusunda biraz daha şanslı olsalar da yanılma payı her zaman vardır. Özellikle kusurlara kör olan “aşk duygusu” da bu işin içindeyse işler daha da zor olacaktır.
Evlilikten önce eş adayını doğru tanımayı sağlayacak bazı tavsiyeler şunlardır:
-
İyi Gözlemlemek: Vücut dili pek çok konuda ipuçları verir. Konuşurken etrafına ne sıklıkla baktığı, nereye baktığı, göz teması kurup kurmadığı bile pek çok şeyi açıklar. Herhangi bir konudan bahsederken karşınızdaki insanın ses tonundaki değişimler o konuyla ne kadar ilgilenip ilgilenmediğini anlamaya yardımcı olur. Hangi konunun açılacağı ise kişinin neyi bilmeyi istediğine kalmış bir şeydir. Ayrıca eş adayı ile baş başa konuşmak tanımak için yeterli değildir. Asıl başkaları ile nasıl konuştuğu (özellikle kendine yakın gördükleriyle) o kişi hakkında daha fazla bilgi verir. İnsan yakın hissettiği kişilerle en doğal haliyle konuşmaktan çekinmez. Bu anlar çok kıymetlidir, hiçbir an gözden kaçırılmamalı ve bilerek göz ardı edilmemelidir.
-
Önyargıları Bir Kenara Bırakmak ve Bolca Sohbet Etmek: Önyargılar bazen acımasız çıkarımlarda bulunmamıza ve hayatımızın kadını ya da erkeği olacak insanı bir çırpıda reddetmemize sebep olabilir. Kendini her konuda öven, hep mükemmel şeyler anlatan kişiler sizi daha fazla şüphelendirmelidir. Hiç kimsenin yüzde yüz mükemmel olma ihtimali yoktur. Sorulan sorulara alınan ilk cevaba göre değerlendirme yapmadan önce işlerin o boyuta nasıl gelmiş olabileceğini sormakta ve dinlemekte fayda vardır. Belki de çok haklı bir sebep ortaya çıkacaktır ve o an büyük bir samimiyet oluşacaktır. Mükemmellikte çığır açmak üzere olan eş adaylarını da en az diğerleri kadar soru yağmuruna tutmak gerekir. İddia ettiği kadar mükemmel olup olmadığı ancak uzun sohbetlerle anlaşılabilir. Çok sohbet çok detay verir. Bu yüzden konuşmaktan çekinmemek gerekir.
-
Tanımayı Göz Ardı Edecek Duyguları Kontrol Altına Almak: Bütün aşamaları hızlı atlayıp hemen evliliği düşünen kişilerin bilinçlerinin ötesinde saklanmış olan büyük sorunlar vardır denilebilir. Çevrenin ve ailenin baskısından kurtulmak bu sorunlardan bir tanesidir. “Ya daha iyisini bulamazsam.” korkusu, aşk duygusunun kör ediciliği de sebepler arasında sayılabilir. Gelecek kaygılarına ve aşka yenilerek atılan adımlar çoğunlukla hüsran olmaktadır.
Evlilikte eşlerin birbirini tanıması nasıl olur?
Büyüklerimiz “Aynı sofrada yemek yemeden, beraber uzun yolculuk yapmadan ve aynı evde uyumadan bir insanı tanıyamazsın.” demişlerdir. Bu söz çok doğrudur. Bir eş adayını ne kadar iyi tanırsak tanıyalım evlenip aynı evi paylaşmadan gerçek anlamda tanıyabilmemiz imkânsızdır. Eşler bu süreçte birbirini doğru şekilde gözlemlemeyi ihmal etmemelidir. Hepimizin zor ya da kolay yanları vardır. Zor yanları kolaylaştırmak, anlaşmak ve uzlaşmak evliliğin gereklerindendir. İlk zorlukta kaçmayı düşünenler bilmelidirler ki kaçtıkları yerde de sorunlar ve zorluklar yaşanacaktır. Bir insan kendisinin kopyasını çıkarsa ve kendisi ile aynı evde kalmaya başlasa kendisiyle bile ilk aşamada anlaşmakta zorlanır. Eşler benlik duygusunu bir kenara bırakıp bunun idrakine varırlarsa uzlaşmayı istemek daha kolay hale gelecektir.
Evlilikte eşlerin birbirini tanıması mevzusu evlilikten önceki gibi değildir. Bir müteahhit gösterilen bir arsanın konumunu beğenmediğinden o arsada inşaat yapmaktan kolaylıkla vazgeçebilir ama inşaatı yaptıktan sonra arsanın yerinin o kadar da iyi olmadığını fark ettiğinde inşaatı hiç düşünmeden yıkamaz. Evlilik de bunun gibidir. Evliliğe karar verildiği andan itibaren evliliğin gerçekleştiği süreye kadar çiftler pek çok sıkıntıya girip pek çok yoldan geçmiş ve onca engeli aşmış olurlar. Bu emeklere saygı icabı eşler birbirlerini tanımaya başladıklarında şunları düşünmelidir:
- Ben onu sevdim ve onunla evlendim. Onun her şeyini kabulleniyorum.
- Konuşarak ve sevgi göstererek onu uzlaşma konusunda ikna edebilirim.
- Birbirimizin hassasiyetlerine zamanla alışıp ona göre davranmayı öğreneceğiz. Bu yüzden sabırlı olmalı ve aileme sahip çıkmalıyım.
Eşler birbirine “kadın milleti” ya da “erkek milleti” gözüyle bakmamalıdır. Her insan kendine özgüdür ve kişiye göre öncelikler farklı olabilir. “Erkek cinsellik ister kadın aşk ister” sözü mutlak bir doğruluk içermez, çünkü kadın da erkek de hem aşk hem de cinsellik ister. Bundan dolayı eşler birbirlerini sözde İsviçreli bilim adamlarının kadın-erkek ilişkileri üzerine yaptığı araştırmaların istatistik sonuçlarına göre sınıflandırıp yanlış yargılara varmamalı; birbirlerinin aslında neyi istediğini, en çok neye ihtiyacı olduğunu konuşarak ve gözlemleyerek keşfetmelidir.
Süresiz nafakayı süreli hale getirmenin faydalarından biri de o evliliğin artık süresiz nafaka tehdidi altında olmadan daha samimi, eşlerin evlilikte daha uzlaşmacı tavır sergileyecekleri bir ortamı sunacak olmasıdır. Aksi takdirde süresiz nafaka tehdit unsurudur.
Mantık evliliği nedir ya, öyle birşey mi var?
100 kıza sorduk ve tek popüler cevap aldık.
Soru: Mantık evliliği mi aşk evliliği mi yoksa para evliliği mi ?
cevap: Aşk tabiki ama zengin de olsun.
İlerde mantık evliliği yaparsam çok ağlarım. Benim minik kalbim de sevmeyi hakediyor.
Ask evliliği, sevgi evliligi, mantık evliliği. Herkes mantık evliliği bir olamazsın o yok sen yok, duygu yok çıkar çok. Sevgi evliliği, bir taraf sever biri aranır sevgi tek taraflı. Anca alışkanlık oda boğar. Aşk iki kişinin yüreği bir atar sen ben yok. Huzur mutluluk verir.