Erkeklerin Evlilikten Beklentileri Nelerdir ?

Evlilik fikri erkekler için çoğu defa bir korku faktörü olarak yankı bulur.  Evlilikle birlikte özellikle hukuki açıdan erkekler oldukça ağır sorumluluklar altına girer ve bazı durumlarda evliliğin bitmesi bile bu hukuki bağlılığı sonlandırmaz. Haliyle elini taşın altına koymaya ve bu ağır sorumlulukları almaya değecek kadını bulduklarından emin olana kadar evlilik müessesesine yanaşmak istemezler.

Bunun yanında hayat boyu evlenmeyi hiç düşünmeyen erkekler de vardır. Eğer bunun altında yatan sebep “hayat boyu doğru kadını bulamayacak olduğuna inanmak” ise kadınların işi daha kolaydır. Onun zihnindeki “doğru kadın” olabildikten sonra bu evlilik teklifi gecikmeyecektir. Ancak hayat felsefesi olarak evliliğe “karşı” olanların ya da evlilik müessesesine inanmayanların evliliğe ikna olmaları oldukça zor hatta imkânsızdır. Evliliği düşünen kadınların bu tip düşüncelere sahip kişilerle vakit kaybetmemesinde yarar vardır.

Öyleyse erkeklerin evlilikten beklentileri nelerdir ? Elbette her erkeğin kendi düşünce dünyası vardır ve beklentileri birbirinden farklı olacaktır. Ancak erkekler tarafından hem kültürel hem de biyolojik olarak çoğunlukla olumlu karşılanan, kalıplaşmış bir takım huy ve davranışlar da mevcuttur denilebilir.

Anlayış bu gün pek çoğumuzun ihtiyacı olan bir olgudur ve bu olgu erkeklerin evlilikten beklentileri arasında listenin başında yer alır. Özellikle psikolojik ve bedensel olarak yorgun olduğumuz akşam vakitlerinde anlayışa üst düzey ihtiyaç duyarız. Bu vakitlerde tolerans seviyesi oldukça düşük olur. Erkekler işten eve geldiklerinde çoğunlukla açlığını gidermek ve mümkünse olumlu şeylerle ilgilenmek isterler. Elbette ki hayat çok değişkendir ve insan her zaman umduğunu bulamaz. Akşam vakitlerini de feda edecek zor zamanlar olacaktır. Ancak bazen ailedeki huzurlu ortamları “zor zamanlar” değil, incir çekirdeğini bile doldurmayacak sebepler bozguna uğratabilir.

Erkekler ile kadınların sorunları çözme konusunda düşünce mekanizmaları oldukça farklıdır. Erkeklerin “sorun mu şimdi bu” diyerek ötelediği pek çok olaydaki gizli ya da aşikâr ayrıntılar kadınların rahatsızlık sebebi olabilir. Kadınlar pek çok olayı tüm ayrıntıları ile aynı anda düşünebilirken, erkekler olayları tek tek ele alarak sırayla çözüme ulaştırabilir. Kadınlar erkeklerin kendileri gibi düşünmediklerini kabullenmeli ve anlayışlı olmayı seçmelidir.  Kadınların bir sorunun gerçekten önemli olup olmadığını tahlil etmesi ve onu huzur ortamını bozmayacak ölçüde en iyi nasıl ifade edeceğini planlaması gerekir. Ancak bu şekilde erkeği sorunlara odaklayabilmek mümkün olabilir.

Anlayışlı olabilmek ancak “ego” göz ardı edildiği zaman mümkün olabilir. Sabretmek ve empati kurmak da anlayışlı olabilmenin diğer önemli kollarıdır. Her şey hemen düzelsin diye düşünmek ve fevri davranışlarda bulunmak hiçbir anda sorunu çözmez, aksine sorunları daha da derinleştirir. Sevgi, tebessüm ve tatlı dilin ise çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur.

İlişkilerin demir başlarından olan “güven” duygusu erkeklerin belki de en önemli beklentilerindendir. Erkekler güven duymadıkları bir kadın ile nikâh masasına oturma hayali kolay kolay kurmaz. Bu yüzden o güveni verebilmek, sadakati hissettirebilmek önemlidir.

Güven duygusu deyince akıllara ilk önce “sadakat” kelimesi gelir. Oysaki erkek her konuda eşine güvenmek ister. Örneğin alışveriş konusunda bilinçsiz davranmayacağını, israf etmeyeceğini bilmek ister. Öte yandan evin içerisindeki sorumluluklarını yerine getirebileceğinden, ailesine karşı hürmetkâr davranabileceğinden emin olmak; iplerini hiç düşünmeden eşinin eline bırakabilmek ister. Kısacası erkek, kendisine sorunlar yaratacak kadın değil, sorunları çözecek ve yüklerini hafifletecek kadın ister. Akıllı olan ve her şeyi çekip çevirebilen kadın erkekler için her zaman tercih sebebidir.

Erkekler yaratılışları itibari ile ailelerine yetebilmek ve aileleri tarafından kabul görmek isterler. Erkek ailesini mutlu edebildiğini gördükçe güçlenir ve sorumluluk alma konusunda daha cesaretli olur.  Kadınlar eşlerinin en küçük çabalarını bile dikkate almalı ve bunun farkında olduklarını eşlerine ifade etmeyi de ihmal etmemelidir. Küçümsemek ve iğneleyici kelimeler kullanmak erkeği sadece o ortamdan uzaklaştıracak ve çabalamaktan vazgeçmesine sebep olacaktır.

Erkekler sineye çekme ve duygularını maskeleme konusunda kadınlar kadar iyi olamazlar. Bu yüzden kadınlar sorunların varlığını fark etme konusunda erkeklerden daha şanslıdır. Kadınlar bu şanslarını ilişkilerini kurtarmak ya da korumak için değerlendirebilir. Erkekler onay aldıklarında ve saygı gördüklerinde tıpkı bir aslan gibi güç elde ederler. Değer gördüğünü ve desteklendiğini hisseden bir erkeğin yapamayacağı bir şey yok gibidir. Sorunun ne olduğunu, nasıl o noktaya geldiğini ve nasıl çözüleceğini bilen bir kadının erkeğini kolaylıkla kendisine ve ailesine bağlayabileceğini de unutmamak gerekir.

Bir erkek Brad Pitt olmadığının farkında olsa bile kendisini yakışıklı hissetmek ister. Her ne kadar iltifatı ve güzel sözleri sadece kadınlar bekliyormuş gibi bir algı oluşsa da erkekler de eşlerinin kendilerine yönelteceği güzel sözlere ihtiyaç duyar. Ancak bu konuda abartı yoluna girmemekte fayda vardır. Bu halde erkek kendisiyle dalga geçildiğini düşünebilir ve kötü hissedebilir. Kadın erkeğinin olumlu fiziksel özelliklerini ön plana çıkararak güzel cümleler kurmalıdır.

Övgüde abartıya kaçmamaya, sevgide ise cömert olmaya çalışılmalıdır. “Her şeyine hayranım, çok seviyorum.” cümlesi her zaman “Sen çok yakışıklısın, çok karizmatiksin.” gibi cümlelerden daha sihirli ve daha güçlüdür. Aşk ve sevgi ile harmanlanmış olan her şey, hangi çağda olursa olsun kalbe giden yolda ışık olmuştur.

Toplumda her ne kadar “dış görünüşe önem vermemek” bir erdem gibi görülse de içten içe insanlar derli toplu, bakımlı ve güzel olanın arayışı içerisine girerler. Dış görünüşte değiştirmenin mümkün olmayacağı şeyler de olacaktır. Ancak günümüz şartlarında çoğunlukla her duruma bir çare bulunmuş vaziyettedir. Kadınlar bu avantajlardan yararlanarak mümkün olabildiğince bakımlı ve güzel bir şekilde eşlerinin karşısına çıkmayı kendilerine ilke edinmelidir. Bakımlı bir şekilde karşılanan erkek kendisini değerli ve tatmin olmuş hisseder. Kadın da bakımlı görüldüğü zaman daha özgüvenli ve mutlu olur. Mutlu ve özgüvenli kadın karşısına pozitif enerji yansıtır. Erkek ise pozitif olan her şeye oldukça açıktır.

Sosyal ilişkilerde de bakımlılık oldukça önemlidir. Eşi bakımlı olan bir erkek sosyal bir ortama girerken daha özgüvenli olur. Çevresine eşini dâhil etmekten çekinmez ve onunla gurur duyar.

Bakım ve güzellik sadece bedene uygulandığında yeterli değildir. Gerek evin içinde gerekse toplum içinde olsun huy güzelliği her ortamda kabul görür. Bu yüzden kişi bedenine özen gösterdiği kadar kişiliğine ve ruhuna da özen göstermeli ve iç dünyasını da beslemelidir.

Biyolojik olarak erkekler kadınlara göre cinsel ihtiyaçlar konusunda daha sabırsız olurlar. Üreme organında gelişen fizyolojik durumlar ve sancılar bunda etkendir.  Her halükarda kadınlar da cinsel birlikteliğe ihtiyaç duyar. Bu çok doğal bir durumdur ve eşlerin cinsel ihtiyaçlarını birbirleri ile gidermeyi istemeye hakları vardır. Ayrıca cinsellik evliliğin temel taşıdır. Cinsellik ya da cinselliğin getirdiği “üreme”  gerçeği çiftleri evliliğe sürükleyen en önemli etkenlerin başında gelir. Bunu kabullenmek aileye huzur getirecektir.

Erkekler özel ortamlarında kadınlarının ilgi çeken kıyafetler giymesini, bakımlı ve işveli olmasını arzu ederler. Arzularına karşılık bulmayı beklerler. Karşılık bulduklarında ise oldukça mutlu olurlar. Bu da hem evliliğin geleceğine, hem de iş hayatına olumlu yansır. Cinsel ihtiyacını eşiyle giderebilen erkek psikolojik olarak daha sağlıklı olacağı için hem işlerine daha iyi konsantre olabilir; hem de eşine karşı daha bağlı olur.

Bir erkek eşiyle aynı zamanda iyi bir arkadaşlık ilişkisi kurabilmek ister. Sadece evin geçiminden değil, eğlenceli ve keyif verici şeylerden de bahsetmek ister. Farklı şeyler paylaşmak, sürprizlerle karşılaşmak, çeşitli oyunlar oynamak erkeklerin heyecan duygusunu arttırır ve evine daha da bağlanmasını sağlar. Çünkü ihtiyacı olan pek çok duyguyu evinde zaten alabilen bir erkeğin ekstra bir heyecan duygusuna ihtiyacı kalmaz. Eğlence ilişkinin nefesidir ve enerji kaynağıdır. İlişkisini güçlendirmek isteyenlerin başvurması gereken bir yoldur denilebilir.

Her ne kadar belli etmeseler de erkekler de kadınların ihtiyaç duyduğu pek çok şeye ihtiyaç duyar. Kadınlar yaşamak istedikleri şeyleri eşlerine uygulamalı olarak yaşattıklarında, altında yatan başka sebepler olmadıkça çok tatmin edici bir şekilde meyvesini alacaktır.

Özgürlük erkeklerin evlilikten beklentileri arasında önemli bir yerdedir.  “Erkekler” ve “özgürlük” kelimeleri yan yana geldiğinde kadınlar oldukça panikler. Oysa özgürlük denilen kavramı sadakatsizlikle bağdaştırmak çok yanlıştır. Özgürlük insanların en temel hakkıdır. Evlilik gerçeği özgürlük çerçevesini bir bağlamda sınırlasa bile tamamen bitiren bir şey olmamalıdır. Evli olan erkeklerin de arkadaşları ile dışarıda zaman geçirmeye, avcılık yapmaya veya diğer pek çok hobiyi icra etmeye hakları vardır. Eşlerinin bazı hobilerinden kadınlar hoşlanmayabilir; ancak anlayışlı olmaya çalışarak özgür alan bırakmalıdırlar. Kadınlar bu konuda empati kurduklarında eşlerini çok daha iyi anlayacak ve bu durumdan rahatsızlık duymayacaklardır.

Özgürlüğün kısıtlandığı yerde mahrumiyetlik, tutsaklık, kapana kısılmışlık gibi hiç de hoş olmayan duygular doğar. Erkek kendisini boğulmuş hissedebilir. Bu da özgürlüğün kısıtlandığı o ortamdan kaçma dürtüsünü harekete geçirir. Hiç kimse dürüstlük çizgisini aşmadan yaptığı herhangi bir şey için birisine devamlı ağır hesaplar vermek istemez. Bu durum insanı yorar ve nefes alamaz hale getirir. Bu yüzden özgürlüğü tehdit altında hissettirecek davranışlardan vazgeçmek gerekir.

Her insan kendi genetiğini taşıyan bir birey dünyaya getirebilmek ister. Onu büyütme ve kendi idealleri ölçüsünde yetiştirme hayalleri kurarlar. Bu içgüdü gayet doğal bir içgüdüdür. Nesli devam ettirmek ve topluma yararı dokunabilecek bireyler kazandırmak kadar doğal ve güzel bir şey yoktur. Bu yüzden erkekler anne olmayı gönülden isteyen, anaç ruhlu ve çocuklarını doğru bir şekilde yetiştirebilecek kültürlü ve iyi huylu bir kadınla dünya evine girmeyi tercih ederler.